Tarih : 25.04.2016 - 15:23

Fuar Mezarlığı

Stephen King'in çok satan romanlarından Hayvan Mezarlığı'nı çoğunuz bilirsiniz. Başarılı bir sinema uyarlaması da yapılmıştır. Çocuğu ölen bir baba; yaşadığı bölgede bulunan bir hayvan mezarlığına gömülen hayvanların bir süre sonra geri geldiği inanışından hareketle korkunç bir şey yapar! Çocuğunu bu hayvan mezarlığına defneder. Çocuk bir süre sonra geri gelir ama babanın hesaplamadığı bir şey vardır. Geri gelen çocuk artık o bildiği çocuk değildir.

 

Yayınladığı ihtisas dergisi ile hizmet ettiği sektörde söz sahibi olan bir gazeteci arkadaşım dün misafirimdi. Konu fuarlardan açılınca şunu anlattı; "Beni falanca fuar kuruluşu aradı, randevuya gittim. Başka bir fuar alanında 15 yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen (....) fuarına rakip olarak başka bir fuar organize etmeyi düşünüyorlardı. Benim müşteri portföyümü harekete geçirmem karşılığında ortak fuar düzenlemeyi teklif ettiler. Ben kabul etmedim. Çünkü önerdikleri anlaşma 1 yıl içindi. Muhtemelen 1 yıl sonra beni dışlayacaklardı" dedi.

 

Bunun üzerine şu can alıcı soruyu sordum; "Peki sence böyle bir fuara gerçekten ihtiyaç var mıydı?" 

 

"Hayır yok ama teklif oldukça cazipti, 5 yıllık bir anlaşma önerselerdi kabul edebilirdim" dedi.

 

İşte dün yaşadığım bu diyalog ülkemizin adeta bir fuar mezarlığına dönüşme sebeplerini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Sadece kazanmaya odaklı bir yaklaşımla pek çok fuar düzenleniyor. Sektör bölünecek, insanlar fuarlara küsecek, kimin umurunda! Tutmazsa hiç değilse birkaç fuar yapar yolumuzu buluruz anlayışı hakim maalesef. Bu tip müracaatların hemen hepsine onay verdiği anlaşılan yetkili kurumlar bana göre vebal altındadır.

 

20 yıldan fazla süredir fuarları geziyorum. Yalnızca bir kez ya da bilemedin iki-üç kez düzenlenip fuar mezarlığında yerini alan onlarca fuar gördüm. Ama hayvan mezarlığına gömülen kedi-köpekler gibi, hepsi bir süre sonra başka bir isim ve görünümle yeniden aramıza döndüler. Olan hep alın teri ile kazanıp bu zayıf fuarlara inanan zavallı katılımcıya oldu.

 

Saim Bozdemir

Saim Bozdemir'in Diğer Yazıları